25 Haziran 2012 Pazartesi
Sisler Bulvarı(Attila İlhan)
Bazen şiirleri ilk okuyuşunuzda içindeki anlamı tam anlamıyla çözemezsiniz. Size o ürpertici etkiyi yapmaz. Belkide o an hayatınızdaki olaylar yada psikolojik durumunuza göre değişir bu.İşte bu şiirde benim için aynen öyleydi.İlk birkaç okuyuşumda tam istediğim etkiyi yapmamıştı bende. Sonrada bir süre okumamaya karar verdim bende. Bir gün arkadaş ortamındaki bir sohbette açıldı Attila İlhan konusu. Nasıl olduysa direk bu şiiri söyledi arkadaşlarımdan biri. O gün eve geldiğimde kitabı açıp tekrar okudum bu şiiri. İşte o istediğim etki üstümdeydi. O günden sonrada her görüşümde bu şiiri, o gün ki bıraktığı etkiyi hep hatırladım.
Eminim herkes bu şiirde kendisinden bir parça bulacak.Hangimiz o şehrin bunaltıcı yaşantısında birilerine aşık olmadık ki?Hangimizin hayatında bir sisler bulvarı yok ki birşeyleri gizlemek istediğimiz? O zaman bu şiir "Artık kalbimi susturamıyorum" diyenlere gelsin.
21 Haziran 2012 Perşembe
Beni Güzel Hatırla(Orhan Veli Kanık)
Şu ana kadar şairlerin sevdiği kadınların arkasından yazdığı en iyi şiirlerden biri. Sevdiği kadının hayatında kısa bir rüya olan ve bir rüzgar gibi esip geçen herkes içinde çok anlamlı... Ve tabiki de bu yazıyı yazan ben içinde yeterince anlamlı bir şiir. Rüzgar oldum estim geçtim, sel oldum toprağın altına çekildim ve rüya oldum sabah uyanıldıktan hemen sonra unutuldum.
"Gülüşümü gözlerimi sonra SESİMİ bıraktım
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye
Vedalar bıraktım duraklarda
Ne ararsan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda "
BENİ GÜZEL HATIRLA...
*Dikkat ettiniz mi bilmiyorum.Fakat videonun başında Ceyhun Yılmaz şiirin sahibi olarak Cemal Süreya diyor. Her insan gibi Ceyhun Yılmaz'da hata yapabilir.
17 Haziran 2012 Pazar
Ben Yine Salağı Oynayacağım
"Duracağım burada
Gidişini seyredeceğim.
Kıpırtısız, sakin gibi görüneceğim
Kavgasız olacak. Fırtınasız olacak.
Saçma sapan olacak.
Organlarım birbirine vuracak
Arkandan sessiz bakacağım.
Ben yine salağı oynayacağım"
Bir şarkının girişindeki ufak bir şiir. Severek ayrılan bir insanın ayrılığını, gidenin arkasından bakan kişinin hissettiklerini o kadar güzel tasvir etmiş ki. Tabi herkeste aynı olmayabilir bu. Ama bazı insanlar için - benim gibi- olaylar tamamen böyledir. Sakin, duygusuz gibi görünürler. Dışarı yansıyan bir kavga yoktur. Ama içlerinde onları içten tüketen çok büyük bir kavga vardır. Bakarlar, bakarlar, bakarlar ve hiçbir şey olmamış gibi uzaklaşırlar içlerindeki o büyük, o tüketici kavgayla.Çünkü hayat onlara salak gibi davranmıştır ve onlarda salağı oynuyordur doğal olarak.İçlerindeki acı onlar için gidenlerin ölmüş olmasıdır.
"Ne ölünün arkasından konuşulur, ne de gidenin.Çünkü ha ölmüştür, ha gitmiştir kalan için."
Aziz Nesin
15 Haziran 2012 Cuma
Ben Sana Mecburum ; Attila İlhan 87 yaşında...
Bugün 15 Haziran 2012… Güzel İzmir’imin biraz dışındaki bir
yerinde, Menemen’de doğdu bundan tam 87
yıl önce “Büyük Yolların Haydutu”.İlk ve
orta öğretimini İzmir ve babasının mesleği dolayısıyla çeşitli illerde
tamamladı. Lise hayatına İzmir’de başladı. İzmir Atatürk Lisesi’nde 1.
Sınıftayken sevdiği kıza yazdığı mektuplarda Nazım Hikmet dizeleri kullandığı
için daha 16 yaşında tutuklandı ve üç hafta gözetim altında kaldı.2 ay hapis
yattı.Türkiye’nin hiçbir yerinde örgün eğitime devam edemeyeceğine dair belge
verdiler eline. O arkasını bırakmadı ve kararı bozdurdu. Lise eğitimini
İstanbul’da bitirdi.İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. Sonrada
zaten şiirlere ilgisi olmasına rağmen şiirle tamamen dolu bir hayat başladı
onun için.Sonraki yaşamını İzmir-İstanbul-Paris üçgeninde geçirdi. Aşk
şiirleriyle tanınsada çoğu kişi tarafından aslında o çok farklı konular
üzerinde şiirler yazdı. Bende onu ilk olarak en ünlü aşk şiiriyle tanıdım: “Ben
Sana Mecburum”
Hayatınızda kaç kişiye “Ben Sana Mecburum” dediniz? Aslında
sadece bir kişiye denmesi gereken bu lafı belki birkaç kişiye söylediniz.Peki
bu cümle nasıl birkaç kişiye söylenebilir ki? Birkaç kişiye söylemiş
insanlar!.. Biliyorum herkes yanılabilir. Hatasız kul yok ne yazık ki bu
dünyada. Benim hayatımda “Ben Sana Mecburum” diyebileceğim bir kişi oldu. Bu
sözümde o kadar saftım ki ona karşı gerçekten ben ona mecburdum ve buna o kadar
inanmıştım daha doğrusu beni o kadar inandırmıştı ki… Sonradan anladım. Ben bir rüyadaymışım ve rüya
ne yazık ki iyi sonla bitmiyormuş. O rüyadan uyandığım gün kendime dedim
ki “Bu cümle gerçekten emin olmadan
söylenmemeli birine” Ama nerden bileceksin ki bunu… Bence o kişide bunu sonuna
kadar hakediyordu. En azından ben öyle görüyordum. O yüzden bu cümleyi ve daha fazlasını
ona söylemekten hiç çekinmedim. Herkes bu şiirde hayatından bir parça
bulabiliyor. Bende o doğru kişiyi bulana kadar hayatımın bir parçasını bu
şiirde bıraktım.
İyi ki doğdun “Büyük
Yolların Haydutu”. İyiki doğdun
“Kaptan”. Doğum Günün Kutlu Olsun.
13 Haziran 2012 Çarşamba
Yatağım(Orhan Veli Kanık)
"Ben ki her akşam yatağımda
Onu düşünüyorum.
Onu sevdiğim müddetçe
Yatağımı da seveceğim."
Bazen sayfalarca şiir okursun. Ama içindeki duyguyu tam olarak anlayamazsın. Hissedemezsin. Bazense bir dörtlük sizi başka dünyalara götürebilir.İşte bu dörtlüğün yaptığı gibi...
Onu düşünüyorum.
Onu sevdiğim müddetçe
Yatağımı da seveceğim."
Bazen sayfalarca şiir okursun. Ama içindeki duyguyu tam olarak anlayamazsın. Hissedemezsin. Bazense bir dörtlük sizi başka dünyalara götürebilir.İşte bu dörtlüğün yaptığı gibi...
11 Haziran 2012 Pazartesi
İstanbul'u Dinliyorum Gözlerim Kapalı(Orhan Veli Kanık)
Bir garip Orhan Veli... İstanbul üzerine yüzlerce hatta binlerce şiir yazılmış olabilir. Ama o binlerin içinde bir kaç tanesi var ki İstanbul'u o şiirleri okurken yaşıyorsunuz. İşte o şiirlerden biride Orhan Veli'ye ait bu şiir. Sen hiç bu şiiri Müşfik Kenter'den dinledin mi "Gözlerin Kapalıyken"? O hafif rüzgarı teninde hissediyorsun.Kuşların çığlığını, sucuların çıngıraklarını, doklarda ki çekiç seslerini duyuyorsun. Şimdi diyorsunuz ki artık İstanbul o dinlediğin İstanbul değil. Evet, biliyorum. Ama ben o şiirlerdeki İstanbul'u hayal ediyorum.Hayal kurmak yasak değil ya.
***Yaklaşık 3.5 ay önce Müşfik Kenter'i dinleme imkanım oldu canlı olarak... Kendisi belki çok yaşlanmış. Ama hala o duyguları seneler önce olduğu gibi hissettirebiliyor. Hayatımın en güzel gecelerinden biriydi.
Müşfik Kenter -ne yazık ki- bu şiirin son iki kısmını okumuyor. Ya da ben bulamadım. Şiirin tamamını bu videodan dinleyebilirsiniz. Müzikleri ve duruşuyla efsane olmuş, severek dinlediğim ve sizinde severek dinlediğinize inandığım bir kişiden...
9 Haziran 2012 Cumartesi
Sevda Üstüne(Bedri Rahmi Eyüpoğlu)
Her şiirin bende ayrı bir yeri vardır. Ama bu şiirin yeri apayrıdır.Lise yıllarımda edebiyat hocam beni şiir dinleti grubuna aldığında bana verdiği ve şiirin değerinin farkına vardıktan sonra topluluk karşısındaki okuduğum ilk şiirdir bu şiir. Okulun bodrum katındaki genişce bir odaya doluşmuş 40-50 kişiye okumuştum arka fonda hafif bir gitar sesi varken.İlkler kolay kolay unutulmaz. Bu şiirde benim hayatımdaki unutulmayacak ilkler arasında.
7 Haziran 2012 Perşembe
Kaptan(Attila İlhan)
Hayatınızın 17 dakikasını bir şiiri dinlemek için verir misiniz? Ben verdim. Hemde defalarca... O dakikalar o kadar gerçekciydi ki kendimi gerçekten bir Avrupa turu yapıyormuşum gibi hissediyordum.Onu tanımayan vatansız Ricardo'yu, Luxembourg Garın'daki yeşil muşamba ceketli sarışın küskün çiçekçi kızı, Pablo'yu tanıyor gibiydim.Sanki onunla Au Vieux Chatelet'de viyana kahvesi ve sıcak rom içiyordum.Bordeaux, Paris, Cenova, Marsilya tanıdık yerlerdi. Grog, Armagnac bana çok uzak içkiler değildi.Ben o 17 dakikada Attila İlhan'ın Avrupa macerasını yaşıyordum.
"Yanlızlıktanda kurtulup yanlız kalmak isterim."
"Saadetin ıstırap çekmek olduğunu ben keşfettim."
"Şimdi benim gözlerim Paris'te Marivaux sinemasında
Bir çift kara maça gibi yorgun ve uykusuz
Ellerim derseniz Marsilya'da garsonla hesaplaşıyor
Martini-cin seksen frank on frank da servis
Kalbim derseniz onun nerede olduğunu bilmiyorum
Ağlıyorum onun nerede olduğunu bilmiyorum.
Hiç kimse kalbimin nerede olduğunu bilmiyor.
Nihayet seni terk edip gitti diyebilirsiniz."
Şiirin her bölümü çok anlamlı ve değerli ben sadece gözüme çarpan ilk üçü paylaştım. Gerçekten derinlemesine dinlediğinizde sizde bunun farkına varıcaksınız.Hadi sizde şimdi şiiri açın ve gözlerinizi kapatın.
5 Haziran 2012 Salı
Ay Karanlık(Ahmed Arif)
Lisenin arka sıralarındadır Ahmed Arif ile tanışmamız. Onun bu şiirini ilk defa Ahmed Kaya yorumuyla dinlemiştim: "Maviye Çalar Gözlerin" O zaman merak etmemiştim bu sözler kime ait diye. Sonradan lisede iki sene yanımda oturan, artık bir dosttan çok kardeş olduğum insana teyzesi tarafından hediye edilen bir kitaptan öğrendim.Şiirin bir bölümü var ki beni gerçekten başka dünyalara götürüyor.Her dinleyişimde o bölüme dikkat ederim.
"İtten aç, yılandan çıplak.
Vurgun ve bela.
Gelip durmuşsam kapına.
Var mı ki doymazlığım.
İlle de ille sevmelerim,
Sevmelerim gibisi..."
Kardeşim dediğim insanla bir yaz gecesi keşfettiğimiz Cem Karaca versiyonu. Beraber geçirdiğimiz 4 günde evin içinde, sokaklarda bağıra bağıra söylediğimiz şarkıdır.Her duyduğumda bana o üç yaz gecesinde saat üçe kadar bir nargile başında yaptığımız muhabbetler gelir.
3 Haziran 2012 Pazar
Nazım Hikmetsiz 49. yıl...
"Yaşamak şakaya gelmez.Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın..."
O kadar ciddiye aldın ki yaşamayı sen, arkasında durduğun değerlerden hiç vazgeçmedin. Ve ne yazık ki bu ülkede değerlerinden vazgeçmemen demek hapis, sürgün ya da ihanetten suçlanman hatta ve hatta vatandaşlıktan çıkarılman demek.İnsanın memleketinde ölememesi demek!.. Boşver "Mavi Gözlü Dev" geç olsa da yeni kuşaklar seni anlıyor.Zaten bir sanatçının en büyük arzularından biride eserlerinin ölmemesi değil midir? Senin eserlerin ölmedi, anavatanında , merak etme.Ne kadar sen memleketinde olamasan da!(Ölüm. 3 Haziran 1963, Moskova)

Bu oratoryoyu lisede bir edebiyat dersinde sevgili edebiyat hocam -beni şiirle tanıştıran insan- aracılığıyla görmüştüm.Gerçekten oratoryoda Genco Erkal çok iyi okuyor şiirleri. Senelerin tiyatrocusu olarak sesini gerçekten çok düzgün kullanabiliyor ve ben dinlerken kemiklere kadar hissediyorum o duyguları.Umarım bir gün onun bizzat oynadığı bir tiyatroyu izleyebilirim ya da canlı olarak onun ağzından Nazım Hikmet'i dinleyebilirim.
Bu oratoryoyu lisede bir edebiyat dersinde sevgili edebiyat hocam -beni şiirle tanıştıran insan- aracılığıyla görmüştüm.Gerçekten oratoryoda Genco Erkal çok iyi okuyor şiirleri. Senelerin tiyatrocusu olarak sesini gerçekten çok düzgün kullanabiliyor ve ben dinlerken kemiklere kadar hissediyorum o duyguları.Umarım bir gün onun bizzat oynadığı bir tiyatroyu izleyebilirim ya da canlı olarak onun ağzından Nazım Hikmet'i dinleyebilirim.
1 Haziran 2012 Cuma
İstanbul Ağrısı(Attila İlhan)
Attila İlhan'ın benim için yeri çok ayrıdır.Yaşadığım şehrin sokaklarında onu hissedebildiğim, onun duygularını anladığımı sandığım için belki de... Hatta bir gün ödev yapmak için gittiğim kütüphanede rastgele bulduğum Attila İlhan'ın yaşamına dair kitabı açıp okumaya başladım.Bir saat kadar okuduktan sonra soluğu kütüphaneden çıktığım gibi Konak vapur iskelesinde buldum.Hemen Karşıyaka vapuruna atladım.Çünkü orada Attila İlhan'ın Konak-Karşıyaka vapurunu çok kullandığı yazıyordu.Bir an galiba bu şehre onun gözünden bakmak istedim.O güne kadar defalarca bindiğim o vapurdan bu şehre o sefer daha farklı bakmıştım.Hala o gün ki duygularımı açıklayamıyorum.Daha doğrusu açıklamayı beceremiyorum bir türlü.Herneyse bu şehrin sokaklarında gezerken, güneşin batışını seyrederken ya da herhangi bir parkın herhangi bir bankında otururken kendi sesinden Attila İlhan'ı dinlemek gibisi yok benim için.O yüzdendir ki paylaşımlarım ağırlıkla Attila İlhan üzerine olacaktır.
İstanbul Ağrısı... İstanbul herkes için ayrı anlamlar ifade edebilir. Kim ne derse desin benim için orası apayrı bir yer.2 senedir gidemediğim o şehri bu aralar görmek o kadar çok istiyorum ki.O havayı bir kez daha almak, boğaz manzarasına karşı çayımı yudumlamak, sokaklarda yürümek- hem de yanından geçen binlerce daha doğrusu milyonlarca insanın nereye ne için gittiğini bilmeden- Hakkında yüzlerce şiir yazılan, içinde bu kadar tarih barındıran bu şehir beni cezbediyor.Ama yaşamanın zor olduğu da bir gerçek. Çünkü ağrılı bir şehir burası, güzel olduğu kadar zor, çekici olduğu kadar itici, zıtlıkları içinde barındıran, 15 milyon insanı içinde barındıran, onları emrine alan... Ama yinede belli periyotlarla gidilip görülmesi gereken bir şehir.Kesinlikle kafa dinlemek için değil kafa dağıtmak için... Bu aralar benimde gitmem gerekiyor.Daha doğrusu son 1 senedir kafamda var.O beni ne kadar beklemese de, ben ona gitmeyi dört gözle bekliyorum.Ah İstanbul Attila İlhan ne kadar güzel demiş. "Sana taptık ulan. Unuttun mu Sana taptık." ve tapmaya da devam ediyoruz.
Başlangıç olarak...
Kafamda hep bir blog açma fikri vardı. Ama arkadaşlarımın bloglarını ve yazdıklarını görünce benim blogumun onlarınkinin yanında çok basit kalacağını düşünüyordum. Ama böyle düşünerek fazla bir yere gidemeyeceğimi anladım.Bende en çok sevdiğim şeylerden birinin üzerine bir blog açmaya karar verdim: "ŞİİR".Yukarda da yazdığı gibi bence "Şiir Hayatın Özetidir." ve şiir duyguların en güzel tasvir yollarından biridir. En azından ben 4 senedir duygularımı en güzel biçimde şiirlerle tasvir ediyorum.Şiirlerle tasvir ediyorum ama -ne yazıktır ki- şiir yazamıyorum. Büyük üstadların dizelerini kullanıyorum.Kim bilir belki bir gün kafamda o sözcükleri düzgün bir biçimde alt alta dizebilirim.Herneyse bu blogtaki amacım ünlü dizeleri kendimce yorumlamak ya da romanlarda güzel bulduğum sözleri paylaşmak.Bu dizelerin yorumları benim şahsi yorumlarımdır.Herkesin yorumlarıma katılmasını beklemem de zaten saçma olur.Ben sadece keyif aldığım bir şey yapmak istiyorum..Blogumun okunması gibi bir derdim yok.Zaten bu blogu açtığımdan da kimsenin haberi yok.Eğer bu blogu okuyorsan başka bir şeyleri ararken benim bloguma tesadüfen gelmişsindir ve eğer bu blog ilgini çektiyse belki bir iki tane yorum bırakmak istersin.Bu arada ben kim miyim? Sadece şiir seven bir adamım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)